31 Ağustos 2010

Sen aldattıkça ben aldanıyorum
sevgilim,
yapma.

29 Ağustos 2010

-Sahiplenme duygusu, öldürme duygusunu uyandırırdı çogu kez içimizde.
sanki daha önce çok ölüm görmüşüz gibi kibirliydik.
bu defa öyle olmamıştı, acı bir keman sesi kulaklarımı yalıyordu
yanımda olmadıgı her dakika.
-Hiç kimse gezinmiyor, herkes sanki bir iş peşinde koşuyordu.
sokaktaki insanlar yaşamıyor, koşup gidiyorlardı. oysa bir zamanlar babamla buralarda gezerken insanların her biri turist gibi incelerdi etrafını, gözlem yapardı falan ne bileyim. hiç bir derdi olmayan insanlar cenneti gibi.insan bir şeye istek duyunca baktıgı her yerde onu görüyordu.en alakasız anlarda, en küçük detaylarda, merdiven altında, yemekhane kapısında, vitrinlerde..herhangi bir şeyde herhangibir yerde.
bütün bunlar acı veriyordu, Roksan haklıydı belki de.

Yavaşlıyor ama durmuyor.

27 Ağustos 2010

ayrıca
26 agustos perşembe
tatlı bir gündür.
karpuz kokan
boynuzlu bir at gibi.

unutulmaması gerekir
hatırladım bileklerinden akan küçüklük kanlarımızı
belki sert bir şarkı degildim sana
belki hiç geçmemiştin sen bana
yanmamıştık belkide hiç ateş sandıgımız sularda
yeni fark ediyorum.

en yumuşak şarkılar varken arkamda, daha mutluyum ben aslında.

üzülmeye gelmeyen ellerim, içi sıkılan bedenim, kırık saçlarım
daha mutlu bu şarkılarda.
yeni fark ediyorum

24 Ağustos 2010

- artık her sabah sekizde uyanıyorum mesela. ders falan çalışıyorum, test çözüyorum uslu uslu. evde bir sessizlik hakim. dün muratçıgımın dogum günüydü eş dost toplandık falan. annem her akşamüstü arayıp kola içip içmedigimi sorarak beni büyük yalanlar söylemeye teşvik etse de halimden memnunum.birde saçlarımı ucundan ucundan kesiyorum hergün, kimse farketmiyor. havalar da inceden sogumaya başladı, uyurken kollarım üşüdü dün gece. sen bilmiyorsun tabi..

tinsel organ

bir uzvunu kaybettigini farketmemişti henüz.
-Karanlıktan göremedim suratını pek, sırtımı taş duvara yasladım. kucagımda kafası, elleri bacak arasında, saçları yeni kesilmiş. birşeyler anlatıyor, sarhoş kokuyor cümleleri. yaşanmamışlıklar için pişman olmuş şimdiden kıvranıyor gözlerimin önünde. bir kardeş bir dost bir sevgili bir baba degil onun içinde büyüttügü sahiplenme duygusunun kalıbı. eriyordu gözlerime baka baka gecenin içinde. ikimiz küçücük kaldık taş kaldırımın kenarında, bir fotograf olarak düşündügümde.
'pek detaya girme eger yazarsan ' dedi. biliyordu yazacagımı. biliyordu kalamayacagımı, uzaktan bakacagımı. kafasını kaldırdı 'bu' dedi..'son vuruşum..'
güldüm, ikimiz de biliyorduk son olmadıgını.

-akşamgüneşi

19 Ağustos 2010

-agzındaki o eskiden kalan paslı tadı silebilmek için girmiştim hayatına, bal olarak.

17 Ağustos 2010

-sonbaharları severdi, ben sevdigim için belki.
bir şiir yazdı, bir şarkı.. bir geceye sıgdıramadı tüm bunları. bir kaç sene boyunca geldi yanıma..her gece şarkılar şiirler okudu.
benim ellerim üşürken.. beton onu çekerdi, damarları çekilirdi. o bilmez, ben hep görürdüm. benim canım acırken..o gözyaşı dökerdi inceden. ben jiletleri severken..o kan dökerdi yanı başımda, en mahrem yerlerinden.
bir kazak örmemi beklerdi hep, bir şarkı okumamı, saçlarımı kısacık kestirmemi, yemek yapmamı belki.
yada biraz büyümemi.
tüm bunlar olurken o sonbaharları sevdi, ben sevdigim için belki.

-mart

13 Ağustos 2010

- Ve bu sıcak zamanlarda,karpuz kokularıyla, mutluyum seninle.

her ay başında

Konuşmadıgım her sözcük için bir saç telimi,
kurmaya üşendigim her cümle için birkaç rengimi,
yaşamadıgım her anı için bir uzvumu,
umut verdigim her adam için kızlıgımı,
yıkamadıgım her önyargı için kendimi
kaybediyordum..

neyse ki geçti.

10 Ağustos 2010

- Bir erkek v yakalı tişört giymemeli, uzun kot pantolon altına parmak arası terlik giymemeli.. olmamalı böyle şeyler. üzülüyorum hadfsdf

8 Ağustos 2010

- Migdemde bir boşluk var dedi.
benimde öyleydi, ama bunu söylersem tüm enerjim bitebilirdi. bunu o da bilirdi.

17 yaşımdaydım ve her geçen gün yaşlandıgımı iliklerimde hissediyordum. kendi içimde yogun yaşasamda vücudum bundan etkilenmemeliydi..kan seviyem ben yaşadıkça azalmamalıydı.damarlarımda kalmalarını isterdim. o pek sevilen ellerim kırışmamalıydı, belkide bu kadar tribe girmemeliydi derim. vücudum yavaş yavaş benden gidiyordu işte.
masaya oturduk, roksan bira söyledi, ben kola. dirseklerimi masaya dayadıgımda titrediklerini hissettim..ona duydun mu kemiklerimin sesini dedim? o ise gelecekteki evimizden bahsediyordu. zaten kulaklarımda duymuyordu pek, gözlerim flu bakıyor detayları görmek istemiyordu sanki. 17 yaşımdaydım ve vücudum gidiyordu başka yaşlara.
bunu nasıl anlatabilirdim digerlerine bilmiyorum ama roksan anlardı. o bana soguk su vermeye bile kıyamazdı, ılıkla karıştırıp verirdi. sonra kalktık o masadan, şarkının da sonuna gelmiştik zaten.
şarkı bitti, damarım indi.. ve biz gülüp eglendik ..

baktım ona, tek boşluk migdesinde degildi.
roksan dedim usulca, ama o çok mutluydu.
incecikti.. dokunsan kırılacaktı
dokunmadım, kurudu.

5 Ağustos 2010

Charles bukowskı, merhaba.
Küçücükken
tenim sıcacıkken daha
ben ayaklarımı soktum
buz gibi sulara..
yavaş yavaş ıslandım
titreyerek

ben soyundum, açıldım..
senin denizlerine.
sakin,dalgasız görünen sularına
verdim kendimi.

ufuk çizgisine bir kez olsun dokunabilmek için,
milyonlarca kulaç attım.
derinlerine yaklaştıkça, mutluyum sandım.
ayagıma dolanan envai çeşit küçük yaratıgı
tekmeledim, yoksaydım.
hava her karardıgında gözyaşı akıttım..
senin sularında boguşurken kendimle.
sana ulaşmak için, ugraştım kendimle

sen ise acımasızca dalgalar yarattın,
beni yormak için mi..
yoksa dogan geregi miydi..
bilemedim.

sırt üstü uzandım,
sana.


4 agustos gecesi.

3 Ağustos 2010

-onun yarasına dokunurken,
ben acıdım.

2 Ağustos 2010

nimnimniim

tanrıya dua ederken korkuyorum
ya duyarsa, yanlış anlarsa?
kimselere ihtiyaç duymuyorum,
eger aşk buysa, uykumu çalansa..

kendi kaderimle oyun oynuyorum,
edepli aşk olmaz bunu görüyorum!
artık borçlarımı geri ödüyorum..
bazı zamanlar kendimi pek sevemiyorum

yoksa ben biraz zayıf mı dogdum?

bugün yine çok üzüldüm
seni yine bende gördüm.

artık biraz daha rahat uyuyorum
eger aşk dedikleri buysa..uykumu çalansa.

pamela.

1 Ağustos 2010

-Ölsem mesela, sevgilim yalan zannederdi
seviyorum desem..kim bilir ne zanneder.

kalpler falan.

roksan.

-Kuşlar mı şarkı söylüyor, duymaz oldu kulagım
kış biteli çok mu oldu, sıcacık parmaklarım.
bomboş düşler..
saçlarımı kesip kesip bıraksam rüzgarlara
çok denedim..yanına geleyim
hiç bilmiyorum, ben neden böyleyim.

bıraksa şu küf içimi, mutluyum ben aslında
on yedi yaşında, toprak bana yer açmış.