26 Aralık 2010

-Daha 18 yaşıma girmeden yirmilik diş'im çıkıyor
yok artık, yuh artık
beynimin sag tarafı uyuştu bildigin.

22 Aralık 2010

-Kanıt bulamıyoruz, kanışlarımıza.

again and again

- Her sabah kanat çırpar, gözümü açışımla mavi bir kuş.
gün içinde; içimde mırıldanır, duyurmak için sesini.
aylar yıllar geçer, saklarım hep. öglen olunca biraz su ister mavilerine, unutmak için diger tüm renkleri, sesleri, hisleri. ve akşamüstleri en sevdigidir, en sakinidir. kanatlarını salar avucuma, direnmez artık. her gece mavisinde gelir baş ucuma, iyigeceler öpücügüyle. mavinin koyulugu arttıkça iner en derinlerime. saklarım..

ve her sabah yeniden kanat çırpar, gözümü açışımla mavi bir kuş.
derinlerden gelen sesiyle
duyurmak için kendini
geceyi bekler
inceden.

21 Aralık 2010

-Şeb-i yelda
ilk en uzun gecemiz.


18 Aralık 2010

-Güneşli havada flaşlı fotograf çekmek gibiydi oglan, neyse ki kız'ın saçları parlak görünüyordu.
oglan'dan ötürü
-kalıyorsun
bir kaç tanıdık hikaye gibi
ve ilk defa dolaşıyorsun göğü bir baştan bir başa
tatsız bir mavi gibi
o lav ve yavaşlık gözlerinde
sinmiş bir şeylerin kokusu, üzerinde.
kalıyorsun
solmuş güller üzerinde
aldanmış mutluluklar üzerinde
yürürlükten kalkmış günler üzerinde
asılı kalıyor.
bakıyorum uzaktan sana
yakışmış diyorum sessizce.
benim kadar kimse sahiplenemezken seni
yine de gelemeyen ben oluyorum.
kalıyorsun

sevmiş olmaktan övüncüm
sadece.
bunun dışındaki herşey havada asılı kalıyor
sen gibi.

-bir bencil ile bir yorgun.

11 Aralık 2010

- Sırf birisi ' iyi geceler ' demedigi için, iyi geçmeyen geceler vardır.
Pablo Neruda
http://anaokulterk.blogspot.com/

10 Aralık 2010

Senin septik gelişlerin
benim dipsiz gidişlerim
kokmuş yastıgım, yorganım.


kim gelirse gelsin
gitmiyor kokun
dört duvar arasında
dolanıp duruyor.
-Sadece hakkın olan şeyleri yapabilirdin;

Belki bir atkı örebilirdin
yada güzel bir yemek yiyebilirdik
belki bir ömür yanımda olurdun,
belki sadece kalbimde dururdun
belki hep ben keserdim saçlarını,

ah pardon uzatmak isterdin hep dimi?
seni sinirlendiren tüm konular geçer gider,

nefretin hep içinde kalırdı belki.
titrerdi ellerin,
her yeşil gözlü kadına bakarken..
belki geçerdi bu hastalıgın, kimbilir.
seni çok severdi belki birileri,
sende onları severdin tabi.
unuturdun
hayran oldugun tüm şeyleri birer birer.
saçlarının arasındaki beyazlar
hep böyle az mı kalırdı,
benim dudaklarımın
gittikçe beyazlaşmasının aksine.
bir gün otururdun belki bir cam kenarına,
en sevdigim şarkıyı açardın hatta
sevdigim renkte kadife ceketin ile
için sıkılırdı inceden.

Böylesi üzmeye hakkın yok'tu yine de,
ben hakkım olmayan şeyleri yapsam bile.
böylesi fazla geldi ikimize de,
belki de.

Hep aynı şarkıyı söylerdim aslında, kızsan bile bana..
sen de farkında olmadan ezberlemişsin bak söylediklerimi.
hakkın olmadıgı halde!




5 Aralık 2010

-Özdemir Asaf keşke bana aşık olmuş olsaydı,
ve tüm o şiirleri bana yazmış olsaydı diyorum bazen içimden.
- Bir pazartesi günü, hafta'ya başlama günü.
herkes bir şeylere koşuşuyorken, ediyorken, seviyorken..ben sadece odamda kalmakla yetiniyorum. birileri yaşıyor ve ben bir şeyleri kaçırıyorum gibiydi önceleri, sonra bıraktım. bir şeylere yetişmek istegim, tutunma istegim köreldi sanki. bu mavili morlu soguk gökyüzü azalttı belki de içimdeki heyecanı. olgun bir kadın, mutlu bir aşk degildi belki elimde kalanlar, gerçi öyle olsa da bu kimin umrundaydı ki. o'nu suçluyordum bir çok şey için, suçsuz oldugu halde. safsız oldugu halde. sonunu görmek istemedigim endişeleri düşünmek için kalmak istemiyordum bu dört duvarlar arasında belki de. bogazkesen şarkılar, camdan baktıgımda üzerime çullanan binalar, hastalık kokan odalar, kırmızılı bordolu o korkunç renkler geçerdi elbet.. kendime geldigimde elimde kalan bi bok olmasa bile bu gün mutsuz gün idi. yastgım gözyaşları ile rimelden kapkara olmuş baktıkça üzüyor beni, sevdigim adam uzatmış ellerini bir yandan, annemin kokusu dolanıyor elbiselerimde, kuruttugum tüm gülleri atıyorum naylon poşetlere. dikenleri patlatıyor birşeyleri, farkındayım. kanıyorum inceden. bu mutlu olmak düzeninde boguluyoruz, sen ile ben.
deri ceketim bile buz gibi bak, bir pazartesi üzgünüyüz sen ile ben.
ojeleri çıkmış ellerimi seviyordun, bende seviverdim gitti
hatrına.

-Selin kidil'e.
pazar'dan.

3 Aralık 2010

-Silmeye kıyamadıgım bir mesaj gibin mesela
yada sonsuz çimliklerde yuvarlanıp bira içtigimiz günler diyelim.
-Ben istemedim senin kadar kimseyi
bu denli içime,
en yakınımdayken bile.
akan kanlar kimin umrunda?
beyaz güller, siyah güller hatta
kimin umrunda.
-Bilmezdin ki
ben gamsız bir şiir'dim

sana yazılan.