- 'Bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya.
herkes uyusun, iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun
bir seni uyutmam, birde ben uyumam'
eyvahlar olur.
31 Ağustos 2011
- Bir misafir odasıydım geçen gece,
en sakin gecesiydi sanki gökyüzünün.
dört duvar arasıydım,
kırmızı gülleri olan beyaz bir çarşaftım,
belki de sadece dekoltesi fazla kaçmış bir kadın.
dudaklarımın kenarlarında dolaşan güzel beyaz parmakların düştü aklıma,
hayatın boyunca tanıdıgın insanların kaçı böyle güzel şeyler hissedebilmiştir ki merak ediyorum.
her şey olabilirdim bu gece, aklına gelebilen her türlü güzel şey hani.
Aklın var mıydı sahi? kaybettiklerini görebildin mi hiç hayal meyal bile olsa..
tam olarak en genç en körpe yaşlarındayken, kendini bulunmaz hint kumaşı sanarken sen, bulmuştum seni belki. seni buldugum için güzeldi belki bu çalan şarkılar, bu boşluk hissi.
ve bir gün dört duvarların arasından çıkıp 35 yaşında memeleri sarkmış bir kadınken ben, sen hala aklıma gelen güzel bir şarkı olabilcek miydin, hala cam kenarına oturup sana resimler çizebilicek miydim? senin yerinde olan başka adamlara bir süreligine de olsa güzel şeyler hissettirebilecek miydim? sahi yapabilir miydim, senin yerine koyabilecegim binlerce adamın koynunda sabahlayabilir miydim. ben tüm bunları yaparken sen dört duvar arasında bıraktıgım şekilde kalabilecek miydin? ellerin hep sevdigim gibi saçlarıma dolanabilcek miydi. bilinmez.
uzay gibi, tanrı gibi
bilinmez kelimesi
yapışıp kaldı
gözümün yeşiline.
en sakin gecesiydi sanki gökyüzünün.
dört duvar arasıydım,
kırmızı gülleri olan beyaz bir çarşaftım,
belki de sadece dekoltesi fazla kaçmış bir kadın.
dudaklarımın kenarlarında dolaşan güzel beyaz parmakların düştü aklıma,
hayatın boyunca tanıdıgın insanların kaçı böyle güzel şeyler hissedebilmiştir ki merak ediyorum.
her şey olabilirdim bu gece, aklına gelebilen her türlü güzel şey hani.
Aklın var mıydı sahi? kaybettiklerini görebildin mi hiç hayal meyal bile olsa..
tam olarak en genç en körpe yaşlarındayken, kendini bulunmaz hint kumaşı sanarken sen, bulmuştum seni belki. seni buldugum için güzeldi belki bu çalan şarkılar, bu boşluk hissi.
ve bir gün dört duvarların arasından çıkıp 35 yaşında memeleri sarkmış bir kadınken ben, sen hala aklıma gelen güzel bir şarkı olabilcek miydin, hala cam kenarına oturup sana resimler çizebilicek miydim? senin yerinde olan başka adamlara bir süreligine de olsa güzel şeyler hissettirebilecek miydim? sahi yapabilir miydim, senin yerine koyabilecegim binlerce adamın koynunda sabahlayabilir miydim. ben tüm bunları yaparken sen dört duvar arasında bıraktıgım şekilde kalabilecek miydin? ellerin hep sevdigim gibi saçlarıma dolanabilcek miydi. bilinmez.
uzay gibi, tanrı gibi
bilinmez kelimesi
yapışıp kaldı
gözümün yeşiline.
27 Ağustos 2011
26 Ağustos 2011
- 'Büyük gemiler de yok artık bayım
büyük yelkenler de.
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım !
işte az önce bir karabatak daldı suya
bir süredir kayıp
dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Bir gül, bir güle derdi ki görse..
yalan söylüyorum,
güller bu sıralar hiç konuşmuyor bayım. '
büyük yelkenler de.
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım !
işte az önce bir karabatak daldı suya
bir süredir kayıp
dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Bir gül, bir güle derdi ki görse..
yalan söylüyorum,
güller bu sıralar hiç konuşmuyor bayım. '
25 Ağustos 2011
23 Ağustos 2011
22 Ağustos 2011
21 Ağustos 2011
- Saçma degil mi? dedim
- saçma. dedi
sonra sustuk ikimiz de
saçmaydı tabi.
yaşanan tüm seneler saçmaydı, sana yükledigim tüm degerler saçmaydı, beraber geçirdigimiz en tatlı dakikalar bile ne kadar saçmaydı gözünde. bunları yazmam bile saçma, sevişmelerimiz ne kadar saçma.
oysa ki saçların gözlerin kokun yüz hatların.. bu dünyada gördügüm en mantıklı şeylerdi.
annenin seni dogurması ne kadar da mantıklıydı mesela, ellerin ne kadar mantıklıydı.
ama böyle düşünmem saçmaydı işte.
sen ve ben saçmaydık.
- saçma..dedi.
artık ben ne desem boş gibi.
havada sabit şekilde asılı kalmış bir 'saçma' kelimesi var..geri kalan tüm kelimeler boşlukta havalanıyor gereksiz bir şekilde.
havada sabit şekilde asılı kalmış bir 'saçma' kelimesi var..geri kalan tüm kelimeler boşlukta havalanıyor gereksiz bir şekilde.
17 Ağustos 2011
15 Ağustos 2011
- Parlak salonlarınızdan, kirli mutfaklarınızdan
bin bir çıkmaza çıkan daracık koridorlarınızdan,
hele döl tutmayan zihni kaygan yatak odalarınızdan
Çok sıkıldım !
Hangi kan affeder bayım kalbinizdeki kili?
hangi göl temize çeker ellerindeki kiri?
bir tutam ya da birkaç tomar..
kahrınızın külleri şer ..
hangimizi yakar?
bin bir çıkmaza çıkan daracık koridorlarınızdan,
hele döl tutmayan zihni kaygan yatak odalarınızdan
Çok sıkıldım !
Hangi kan affeder bayım kalbinizdeki kili?
hangi göl temize çeker ellerindeki kiri?
bir tutam ya da birkaç tomar..
kahrınızın külleri şer ..
hangimizi yakar?
14 Ağustos 2011
10 Ağustos 2011
9 Ağustos 2011
- Yıllar sonra bisiklete bindim, yana devrildim ters çakıldım. çılgınca bir dengesizlik aldı götürdü beni yine. çift kişilik yatakta beş kişi uyudugumuz günler de normal degildi zaten, bacaklarıma baktım morluklar almış başını gidiyor. dedim dur dilara napıyorsun kendine gel, dedim dur dedim hop dedim üstümdeki tanımadıgım bir hayvana. durdu. mordu. heryerim. bisikletler ormanlar şarkılar güzel de bu morluklar geçse iyi olur, dedim. güldüm
kurt
- Burada olmaktan yoruldum,
evren yolunda ilerliyor
ve ben fazlalık gibiyim
bu düzene.
sen beni hatırlayamazsın ve
ben hatırlamaktan yoruldum.
evren yolunda ilerliyor
ve ben sürüden ayrılan
bir hayvan gibiyim
ve sen asla beni kapamayan
bir kurt gibisin.
ve geri kalan tüm boşlukları
dolduramıyor insanlar.
sen beni hatırlayamazsın,
istesen de yapamazsın
evren yolunda ilerlerken
hiç bir sapma olmaksızın.
evren yolunda ilerliyor
ve ben fazlalık gibiyim
bu düzene.
sen beni hatırlayamazsın ve
ben hatırlamaktan yoruldum.
evren yolunda ilerliyor
ve ben sürüden ayrılan
bir hayvan gibiyim
ve sen asla beni kapamayan
bir kurt gibisin.
ve geri kalan tüm boşlukları
dolduramıyor insanlar.
sen beni hatırlayamazsın,
istesen de yapamazsın
evren yolunda ilerlerken
hiç bir sapma olmaksızın.
7 Ağustos 2011
İlahi
- O kadar güzel ki, günlerce aylarca bakabilirim fotograflarına.
burnu, dudagının kıvrımı, kafatası, kaşları, sakalları herşeyi o kadar güzel ki doyamıyorum bakmaya.
Bu görüntüden daha güzelini ne gördüm ne de görmek isterim bundan sonra.
Güzellik kavramım kısıtlandı şu sıralar.baktıkça (gözyaşlarımla karışık) şelaleler,parıltılar,okyanuslar akıyor gözümden sanki.
Son bir kez bakıp gözlerimi sonsuza kadar kapatmak istiyorum, öyle çok korkuyorum ki senden daha güzel bir şey görürüm diye !
sanırım deliriyorum. yada gözbebegime yapışıp kalabilecek kadar bencilsin..ama yok yok yakıştıramam hiç bir kötü sözü üzerine.
o kadar güzelsin ki.
Tüm bunları yazmamın kafamın güzel olmasıyla bir ilgisi yok tabii ki, yarın sabah uyanıp yeniden fotografını açıp çeşitli güzelliklerinden bahsedebilirim.
Yan yana oldugumuz fotografları hesaba katmıyorum bile,
onlara girersem çıkamayabilirim.
yada güzellik kavramını yeni bir boyuta sokarak lugatıma yepyeni bir kelime uydurabilirim, böylece kimsenin haberi olmadan iltifat ederim sana kendi içimde.
tüm kelimeler ne gereksiz,
senin ruhun böyle güzelken.
benim kafam böyle güzelken.
burnu, dudagının kıvrımı, kafatası, kaşları, sakalları herşeyi o kadar güzel ki doyamıyorum bakmaya.
Bu görüntüden daha güzelini ne gördüm ne de görmek isterim bundan sonra.
Güzellik kavramım kısıtlandı şu sıralar.baktıkça (gözyaşlarımla karışık) şelaleler,parıltılar,okyanuslar akıyor gözümden sanki.
Son bir kez bakıp gözlerimi sonsuza kadar kapatmak istiyorum, öyle çok korkuyorum ki senden daha güzel bir şey görürüm diye !
sanırım deliriyorum. yada gözbebegime yapışıp kalabilecek kadar bencilsin..ama yok yok yakıştıramam hiç bir kötü sözü üzerine.
o kadar güzelsin ki.
Tüm bunları yazmamın kafamın güzel olmasıyla bir ilgisi yok tabii ki, yarın sabah uyanıp yeniden fotografını açıp çeşitli güzelliklerinden bahsedebilirim.
Yan yana oldugumuz fotografları hesaba katmıyorum bile,
onlara girersem çıkamayabilirim.
yada güzellik kavramını yeni bir boyuta sokarak lugatıma yepyeni bir kelime uydurabilirim, böylece kimsenin haberi olmadan iltifat ederim sana kendi içimde.
tüm kelimeler ne gereksiz,
senin ruhun böyle güzelken.
benim kafam böyle güzelken.
6 Ağustos 2011
3 Ağustos 2011
2 Ağustos 2011
- Çirkin ve dobiş kızlar, çirkin olduklarını farkettikleri an fotograflarda götünü başını (memelerini) açmaya başlar. ve güzellik kavramına erişemeyeceklerini bildikleri için başka kavramlara yaklaşma çabasına girerler. erkek olsam o memelere bakmazdım mesela. ama bir çok erkegin meme görünce gözü döndügü için bazen ters tepebiliyor. neyse ki erkek degilim ve tüm bunlar (olmayan) sikimde degil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)